İsviçre Gündem

İsviçre Gündem

12 Ocak 2024 Cuma

Finlandiyalı sanatçılar İsrail’in Eurovision 2024’ten men edilmesini istedi

Finlandiyalı sanatçılar İsrail’in Eurovision 2024’ten men edilmesini istedi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Finlandiyalı 1400’den fazla sanatçı, İsrail’in Eurovision 2024’ten men edilmesi gerektiğini ifade ettikleri bir mektup imzaladı. Finli yarışmacı Jesse Markin, İsrail’in yarışmaya katılması halinde yarışmadan çekileceğini belirtti.

Finlandiya Yayın Şirketi (Yle), 7 – 11 Mayıs 2024’de İsveç’in Malmö kentinde düzenlenecek Eurovision ile ilgili olarak, Finlandiyalı 1400’den fazla sanatçının İsrail’in Gazze’deki savaş suçları iddiaları sebebiyle yarışmadan çekilmesi gerektiğini ifade ettikleri bir mektup imzaladıklarını açıkladı. Yle, Eurovision Şarkı Yarışması’nda Finlandiya’yı temsil etmek için yarışan yedi sanatçıdan biri olan Finli rapçi Jesse Markin, İsrail’in katılmasına izin verilmesi halinde yarışmaya katılmayacağını belirtti.

Sanatçılar, Yle’nin İsrail’in yarışmadan men edilmesi konusunda desteklerini beklediklerini ifade etti. Yle ise, durumu yakından takip ettiklerini, Avrupa Yayın Servisi ve diğer ülkelerin kamu yayıncılarıyla görüştüklerini söyledi.

“SAVAŞ SUÇU İŞLEYEN BİR ÜLKEYE İMAJLARINI DÜZELTMEK İÇİN HALKA AÇIK BİR SAHNE VERİLEMEZ”

Sanatçıların imzaladıkları mektupta, “Savaş suçları işleyen ve askeri işgali sürdüren bir ülkeye imajını parlatmak için müzik adına halka açık bir sahne verilmesi değerlerimize uygun değildir. Aynı zamanda diğer katılımcı ülkeler de İsrail’in müdahalesine destek veriyorlar” ifadeleri kullanıldı. Mektupta İsrail’in yarışmadan çekilmesi gerektiğini 2022’de Rusya’nın Ukrayna’daki saldırıları sebebiyle yarışmadan men edilmesi ile aynı gerekçelere sahip olduğuna dikkat çekildi.

‘RUSYA GİBİ KATILMAMALILAR’

İzlanda Besteciler ve Şarkı Yazarları Derneği, Aralık 2023’te Eurovision İzlanda yayıncılarına ve yarışmacılarına İsrail yarışmadan men edilmedikçe katılmamalarını ifade etmişti. Yapılan açıklamada, “Besteciler ve Söz Yazarları Derneği FTT Yönetim Kurulu, İsrail’in son yarışmada Rusya ile aynı gerekçelerle yarışmaya katılmasına izin verilmediği sürece RUV’u 2024 Eurovision Şarkı Yarışmasına katılmamaya çağırmaktadır” ifadeleri kullanılmıştı.

Devamını Oku

6 soruda Tayvan’da başkanlık ve parlamento seçimleri

6 soruda Tayvan’da başkanlık ve parlamento seçimleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çin’in kendine ait bir eyalet olarak kabul ettiği ve sık sık “birleşme” çağrısı yaptığı ada ülkesi Tayvan’da yarın başkanlık ve parlamento seçimleri gerçekleştirilecek.

ABD, Çin ile ekonomik ve siyasi rekabetinde Tayvan’ı önemli bir araç olarak gördüğü için bu ülkedeki Çin ile birleşme karşıtı siyasi yönetimi destekliyor. ABD, adanın başlıca uluslararası destekçisi ve silah tedarikçisi. Ada çevresinde sık sık savaş uçakları uçuran Çin ise seçimleri “savaş ve barış arasında seçim” olarak nitelendiriyor. 

HANGİ PARTİLER KATILIYOR?

Tayvan’da seçime katılacak üç ana parti ise iktidardaki ABD yanlısı Demokratik İlerleme Partisi (DPP), Çin iç savaşından kaçıp sürgünde Çin Cumhuriyeti hükümetini kurduktan sonra Tayvan’ı 1987’ye kadar diktatörlükle yöneten ve bugün ana muhalefette olan Kuomintang (KMT) ve henüz 2019 yılında kurulan Tayvan Halk Partisi (TPP).

DPP şu anda 63 sandalye ile parlamentoda çoğunluğa sahip. KMT’nin 38, TPP’nin ise beş sandalyesi bulunuyor.

https://googleads.g.doubleclick.net/pagead/ads?client=ca-pub-8006242193860962&output=html&h=280&adk=1572108897&adf=455335075&pi=t.aa~a.1012208654~i.7~rp.4&w=760&fwrn=4&fwrnh=100&lmt=1705072057&num_ads=1&rafmt=1&armr=3&sem=mc&pwprc=3914154014&ad_type=text_image&format=760×280&url=https%3A%2F%2Fwww.evrensel.net%2Fhaber%2F507997%2F6-soruda-tayvanda-baskanlik-ve-parlamento-secimleri&ea=0&fwr=0&pra=3&rh=190&rw=760&rpe=1&resp_fmts=3&wgl=1&fa=27&uach=WyJXaW5kb3dzIiwiMTAuMC4wIiwieDg2IiwiIiwiMTIwLjAuNjA5OS4yMTciLG51bGwsMCxudWxsLCI2NCIsW1siTm90X0EgQnJhbmQiLCI4LjAuMC4wIl0sWyJDaHJvbWl1bSIsIjEyMC4wLjYwOTkuMjE3Il0sWyJHb29nbGUgQ2hyb21lIiwiMTIwLjAuNjA5OS4yMTciXV0sMF0.&dt=1705072016127&bpp=2&bdt=6960&idt=2&shv=r20240109&mjsv=m202401080101&ptt=9&saldr=aa&abxe=1&cookie=ID%3D232b2b85eefbbd8a-22822344aab4007f%3AT%3D1687257606%3ART%3D1705072016%3AS%3DALNI_MbivKeUC4DxGKK8-Eub2caMqVUN1w&gpic=UID%3D00000c4c6ba9f06d%3AT%3D1687257606%3ART%3D1705072016%3AS%3DALNI_MaaBVUXY3bFwWQyG3lKI7cgHrptdw&prev_fmts=0x0%2C1110x280%2C1594x773&nras=3&correlator=748700347512&frm=20&pv=1&ga_vid=1137582262.1687257599&ga_sid=1705072015&ga_hid=31010113&ga_fc=1&u_tz=60&u_his=1&u_h=900&u_w=1600&u_ah=860&u_aw=1600&u_cd=24&u_sd=1&dmc=8&adx=302&ady=1892&biw=1594&bih=773&scr_x=0&scr_y=0&eid=44759876%2C44759927%2C44808398%2C95320239%2C42532524%2C95321900%2C95320888%2C31078663%2C31078665%2C31078668%2C31078670&oid=2&psts=AOrYGsk4RSy83_tB6aqnJ2tRz3IHIv3Gcj9fR7LChXvfx3tnUtzFUe75UdYxwjwiS8Db76XLC1gOgQWaS6mynpnuiWtw&pvsid=4275149262318872&tmod=300515111&uas=0&nvt=1&ref=https%3A%2F%2Fwww.evrensel.net%2Fson-24-saat&fc=1408&brdim=0%2C0%2C0%2C0%2C1600%2C0%2C0%2C0%2C1600%2C773&vis=1&rsz=%7C%7Cs%7C&abl=NS&fu=128&bc=31&td=1&psd=W251bGwsbnVsbCxudWxsLDNd&nt=1&ifi=3&uci=a!3&btvi=1&fsb=1&dtd=41343

DPP ve KMT de Çin’in ilhakına karşı çıkıyor ancak KMT’nin Adayı Hou, kendisini Pekin ile Lai’nin beceremediği diyaloğu kurabilecek aday olarak tanıtıyor. 1949’da komünistlerle girdiği iç savaşı kaybederek Tayvan’a kaçmadan önce Çin’i yöneten KMT, Çin ile yakın ekonomik ilişkilerden yana. TPP de Çin ile yeniden ilişki kurmak istiyor.

BAŞKAN ADAYLARI KİMLER?

Başkanlık için üç kişi yarışıyor. DPP’den mevcut Başkan Yardımcısı Lai Ching-te ya da yaygın olarak bilinen İngilizce adıyla William, KMT’den Eski Polis Şefi ve Yeni Taipei Belediye Başkanı Hou Yu-ih ve TPP’den Eski Taipei Belediye Başkanı Ko Wen-je.Lai.

DPP adayı Lai Ching-te “statükoyu” koruma sözü verdi ve Pekin ile “eşitlik ve haysiyet ilkeleri çerçevesinde” görüşmeyi teklif etti. Pekin ise onu “savaş yaratıcısı” ve “boğazlar arası barışın yıkıcısı” olarak nitelendiriyor. Lai’nin başkan yardımcısı Hsiao Bi-khim ise Tayvan’ın elçisi olarak görev yaptığı Washington’da tanınan bir isim. Çin, Hsiao’ya iki kez yaptırım uyguladı.

Bu arada Tayvanlı milyarder ve dünyanın en büyük fason elektronik üreticisi olan Foxconn’un kurucusu olan Terry Gou da bağımsız aday olarak başkanlık yarışına girmiş ancak kasım ayında yarıştan çekildiğini duyurmuştu. 1.2 milyon işçi çalıştıran Foxconn, Çin ana karasındaki en büyük özel şirket ve sık sık çalıma koşullarının kötülüğü ve işçi intiharlarıyla gündeme geliyor.

Seçim yasası uyarınca 3 Ocak’tan itibaren yeni anketlerin yayımlanmasına izin verilmediği için kamuoyu yoklamalarındaki son durum bilinmiyor.

Seçilecek yeni başkan 20 Mayıs’ta iki dönem başkanlık yaptığı için üçüncü kez aday olamayan mevcut Başkan Tsai Ing-wen’in yerine geçecek. Tsai, Tayvan’ın ilk kadın başkanıydı. Ülkede başkanlık süresi dört yıl ve bir başkan üst üste en fazla iki dönem görev yapabiliyor. Başkanlık seçimlerinde salt çoğunluk yeterli. İkinci tur seçimler yapılmıyor.

Tayvan 1987’ye kadar sıkıyönetim altındaydı ve 1996’ya kadar seçim yapmamıştı. 1996’dan bu yana sadece iki büyük partinin -KMT ve DPP- adayları başkanlık yaptı.  

Ülkede daha önce hiçbir siyasi parti üç kez üst üste iktidara gelemedi. DPP bir dönem daha kazanırsa, bu, adanın 27 yıllık demokrasi tarihinde bir ilk olacak.

Fotoğraf: Valeria Mongelli/AA
Fotoğraf: Valeria Mongelli/AA

PARLAMENTO SEÇİMLERİ NASIL YAPILACAK?

Resmi olarak “Yasama Yuanı” olarak adlandırılan parlamento için ise her seçmenin biri kendi yerel bölge adayı, diğeri de bir parti için olmak üzere iki oy pusulası var. Yasama Yuanı’nda toplam 113 sandalye bulunuyor ve bunların 73’ü tanımlanmış seçim bölgelerinde basit çoğunlukla seçiliyor. Tayvan’ın yerli nüfusu için ise mecliste altı sandalye ayrılıyor. Seçim barajı ise yüzde 5.

13 Ocak’ta seçilecek yeni milletvekilleri 1 Şubat’ta göreve başlayacak ve mayıs 2028’e kadar görev yapacaklar. Tayvan’ın 23 milyon nüfusunun 19.5 milyonu seçmen. Oy kullanma yaşı ise 20. Yaklaşık 1 milyon kişi ilk defa oy kullanacak.

Tayvan’da 2020’deki son cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde katılım oranı ise yaklaşık yüzde 75 olarak kaydedildi.

SİYASİ ÇİZGİLERİ NASIL AYRIŞIYOR?

Taipei merkezli araştırmacı ve adil ücret savunucusu Roy Ngerng’e göre adaylar savunma reformları, sosyal refah, kamu hizmetleri ve ABD-Tayvan ilişkileri konularında genel olarak benzer manifestolara sahip: “Ancak hiçbiri Tayvan’ın hayat pahalılığı ve konut krizini ele alacak kadar ileri gitmiyor. Tayvan’ın genel çalışma ve sosyal koşulları diğer gelişmiş ülkelere göre daha kötü durumda ve arayı kapatmak için büyük reformlar gerekiyor” dedi. 

Öte yandan KMT’nin Adayı Hou ve TPP’nin Adayı Ko, DPP’li Lai’nin karşı çıktığı ve artık terkedilmiş olan ticaret anlaşması konusunda Çin ile görüşmelere yeniden başlama sözü verdi.

https://googleads.g.doubleclick.net/pagead/ads?client=ca-pub-8006242193860962&output=html&h=280&adk=1572108897&adf=2989186051&pi=t.aa~a.1012208654~i.24~rp.4&w=760&fwrn=4&fwrnh=100&lmt=1705072142&num_ads=1&rafmt=1&armr=3&sem=mc&pwprc=3914154014&ad_type=text_image&format=760×280&url=https%3A%2F%2Fwww.evrensel.net%2Fhaber%2F507997%2F6-soruda-tayvanda-baskanlik-ve-parlamento-secimleri&ea=0&fwr=0&pra=3&rh=190&rw=760&rpe=1&resp_fmts=3&wgl=1&fa=27&uach=WyJXaW5kb3dzIiwiMTAuMC4wIiwieDg2IiwiIiwiMTIwLjAuNjA5OS4yMTciLG51bGwsMCxudWxsLCI2NCIsW1siTm90X0EgQnJhbmQiLCI4LjAuMC4wIl0sWyJDaHJvbWl1bSIsIjEyMC4wLjYwOTkuMjE3Il0sWyJHb29nbGUgQ2hyb21lIiwiMTIwLjAuNjA5OS4yMTciXV0sMF0.&dt=1705072016144&bpp=1&bdt=6977&idt=1&shv=r20240109&mjsv=m202401080101&ptt=9&saldr=aa&abxe=1&cookie=ID%3D232b2b85eefbbd8a-22822344aab4007f%3AT%3D1687257606%3ART%3D1705072016%3AS%3DALNI_MbivKeUC4DxGKK8-Eub2caMqVUN1w&gpic=UID%3D00000c4c6ba9f06d%3AT%3D1687257606%3ART%3D1705072016%3AS%3DALNI_MaaBVUXY3bFwWQyG3lKI7cgHrptdw&prev_fmts=0x0%2C1110x280%2C1594x773%2C760x280%2C760x280%2C200x600%2C200x600&nras=7&correlator=748700347512&frm=20&pv=1&ga_vid=1137582262.1687257599&ga_sid=1705072015&ga_hid=31010113&ga_fc=1&u_tz=60&u_his=1&u_h=900&u_w=1600&u_ah=860&u_aw=1600&u_cd=24&u_sd=1&dmc=8&adx=302&ady=3693&biw=1594&bih=773&scr_x=0&scr_y=700&eid=44759876%2C44759927%2C44808398%2C95320239%2C42532524%2C95321900%2C95320888%2C31078663%2C31078665%2C31078668%2C31078670&oid=2&psts=AOrYGsk4RSy83_tB6aqnJ2tRz3IHIv3Gcj9fR7LChXvfx3tnUtzFUe75UdYxwjwiS8Db76XLC1gOgQWaS6mynpnuiWtw%2CAOrYGsmeKZpJYC-HtVEwmxuyXNVguESrOXey3eM0_4C9OSuESBLsTJTC-fRnjAxPVS9jvkpmRyxylKbt9nXQ4AJEB7NGgIex9BZSDB7yBf4%2CAOrYGslBKWuLFuwOLlnpXAV4IBM5RtJRBjkLWBfzMerXlnjIdFcGtNKIK5Hsw5eSpXUvj23Ya1kXx2tjvKel3eHqdOgU_5PhOoG5bIZj1Q%2CAOrYGslzClmytX0nCMYYFlQ4XACGHWL3_aNq-tBOddw3hgRPiCdQlYWwTkawd81HrQfEmdFPy8xFjmU3S37D&pvsid=4275149262318872&tmod=300515111&uas=0&nvt=1&ref=https%3A%2F%2Fwww.evrensel.net%2Fson-24-saat&fc=1408&brdim=0%2C0%2C0%2C0%2C1600%2C0%2C1600%2C860%2C1600%2C773&vis=1&rsz=%7C%7Cs%7C&abl=NS&fu=128&bc=31&td=1&psd=W251bGwsbnVsbCxudWxsLDNd&nt=1&ifi=5&uci=a!5&btvi=5&fsb=1&dtd=M

Tayvan Ulusal Dong Hwa Üniversitesinden Zsuzsa Anna Ferenczy’ye göre ise “Tayvan’ın zaten Çin pazarına olan önemli bağımlılığına ek olarak Çin ile ticareti arttırmak Tayvan’ın ekonomik güvenliğini zayıflatacak ve Pekin’in baskısını güçlendirecektir.”

TAYVAN HALKI HANGİ SORUNLARA ÇÖZÜM İSTİYOR?

ABD-Çin rekabeti seçimlere damgasını vururken, Tayvan halkının birçok sosyal gündemi de mevcut.

Seçimlerde “kimlik” sorunu kutuplaşmanın merkezinde yer alsa da anketlere göre Tayvan’da da seçmenlerin bir numaralı endişesi ekonomi. Reel ücretlerin son on yılda ortalama sadece yüzde 1 oranında arttığı ülkede uygun fiyatlı konutlar pek çok genç için ulaşılmaz durumda. Muhalefet partileri DPP’yi ekonomiyi iyi yönetememekle suçluyor ve partiyi son yıllarda adayı vuran yumurta kıtlığı ve elektrik kesintilerinden sorumlu tutuyor.

ÇİN SEÇİMLER İÇİN NE DİYOR?

Çin, Tayvan başkanlık yarışını defalarca “savaş ve barış arasında bir seçim” olarak çerçeveledi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yeni yıl arifesinde yaptığı konuşmada “Anavatanın yeniden birleşmesi tarihi bir kaçınılmazlıktır” ifadesini kullandı.

Çin’in resmi yayın organlarından Global Times’ta 11 Ocak’ta DPP’ni Başkan Adayı Lai hakkında yayımlanan bir makalede Lai’nin seçilmesinin “ayrılıkçı fikirleri” nedeniyle, “Tayvan’ın güvenliğine, Tayvan halkının çıkarlarına ve bölgesel istikrara yönelik en büyük tehdit” olduğu ileri sürüldü.

Bu arada kamuoyu yoklamalarına göre Tayvan’daki insanların yüzde 3’ünden daha azı artık kendisini Çinli olarak tanımlıyor yüzde 10’undan daha azı bir birleşmeyi destekliyor.

Devamını Oku

IPI, Gazze’deki gazeteciler için çağrı yaptı: Gazetecilerin ve sivillerin hedef alınması savaş suçudur

IPI, Gazze’deki gazeteciler için çağrı yaptı: Gazetecilerin ve sivillerin hedef alınması savaş suçudur
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Gazze’de tüm gazetecilerin güvenliğini sağlamak için acil ve derhal harekete geçme çağrısında bulundu.

IPI açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Tüm devletleri, İsrail’in, silahlı çatışma zamanlarında gazetecileri korumasını gerektiren savaş kurallarına uyma yükümlülüğünü yerine getirmesi için mümkün olan tüm diplomatik araçları kullanmaya çağırıyoruz. İsrail Savunma Kuvvetlerinin (IDF) Gazze’de gazetecileri ve sivilleri hedef alarak ve ayrım gözetmeden öldürmesi durdurulmalıdır. Failler, Cenevre Sözleşmeleri ile diğer uluslararası insan hakları anlaşmaları ve yükümlülüklerinin ihlal edilmesinden sorumlu tutulmalıdır.”

“EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ŞİDDET”

IPI verilerine göre; savaşın başlamasından bu yana geçen 3 ayda en az 75 gazeteci öldürüldü. Enstitüye göre bu, kayıtlı herhangi bir modern savaş veya çatışmada bu süre içinde öldürülen en fazla gazeteci sayısı. Öldürülenlerin büyük çoğunluğu, İsrail’in aralıksız hava saldırılarının yıkıma yol açtığı Gazze’deki savaşı haber yapan Filistinli gazetecilerdi. IPI, sadece birkaç gün önce İsrail’in, birden fazla gazeteciyi taşıyan bir aracı kasten hedef aldığını, ikisini öldürdüğünü, üçünü de yaraladığını hatırlattı.

Basın Enstitüsü saldırıları “Son 3 ay içinde Gazze’de gazetecilere yönelik bu benzeri görülmemiş şiddet dalgası” olarak tanımlarken kıdemli El Cezire gazetecisi ve IPI Dünya Basın Özgürlüğü Kahramanı Shireen Abu Akleh’in mayıs ayında hedef alınarak öldürülmesini hatırlattı.

Açıklamaya göre; İsrail Gazze’de son 12 hafta boyunca medya ofislerini bombaladı, gazetecileri tutukladı ve temel iletişim imkanlarına erişimi kesti. İsrail’in uyguladığı bu bilgi ablukası, uluslararası gazetecilerin, savaşla ilgili bölge içinden önemli ölçüde sınırlı bilgiye sahip olan Gazze Şeridi’ne girmelerine ve buradan haber yapmalarına yönelik ağır kısıtlamaları içerdi.

“SALDIRILAR DERHAL SORUŞTURULMALIDIR”

Basın özgürlüğü, bilgiyi paylaşma ve erişim hakkının, sınırlara bakılmaksızın herkese garanti edilen evrensel bir insan hakkı olduğuna dikkat çeken IPI şöyle devam etti:

“Bu insan hakları, dünyadaki tüm gazeteciler için olduğu gibi Filistin’deki gazeteciler için de geçerlidir. Bu haklar, gazetecilerin çatışma ve bunun sahadan etkileriyle ilgili önemli haberleri kamuoyuyla paylaşmak için sıklıkla hayatlarını riske attıkları barış ve savaş zamanlarında geçerlidir. Devletler, silahlı çatışma zamanlarında sivil olarak gazetecilerin güvenliğini sağlamak ve medya ve iletişim altyapısını kasıtlı olarak hedef almaktan veya bunlara zarar vermekten kaçınmak için uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca yasal olarak yükümlüdür. Devletlerin ayrıca, savaş ve çatışma zamanlarında bile gazetecilere yönelik saldırıları derhal, kapsamlı ve bağımsız bir şekilde soruşturma ve sorumluları kovuşturma görevi vardır. Gazetecilerin ve medya kuruluşlarının kasıtlı olarak hedef alınması, Cenevre Sözleşmelerinin ciddi bir ihlalidir ve ICC’nin Roma Tüzüğü uyarınca bir savaş suçu teşkil edebilir ve bu şekilde soruşturulmalıdır.”

“DİPLOMATİK YOLLARI KULLANIN”

İsrail Birleşmiş Milletler gibi kuruluşların ve basın özgürlüğü ile insan hakları grupları da dahil olmak üzere sivil toplumun bu yükümlülüklere uyma yönündeki çağrılarını sürekli olarak reddetti. IPI uluslararası topluma, özellikle de İsrail’in müttefiklerine, Medya Özgürlüğü Koalisyonuna üye 50 ülkenin tümüne; İsrail’in basın özgürlüğüne ve gazetecilerin güvenliğine saygı gösterme konusundaki uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak için tüm diplomatik yolları kullanmaya çağırdı.

Devamını Oku

13 AHV emekli maaşı: Oylamadan önce bilmeniz gereken her şey

13 AHV emekli maaşı: Oylamadan önce bilmeniz gereken her şey
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2024 referandum yılı, emeklilik hükümleri konusunda iki girişimle başlatılıyor. Bir yanda kırmızı-yeşil parti ve sendikalar tarafından desteklenen 13. AHV emeklilik girişimi, diğer yanda ise Genç Liberallerin emeklilik girişimi.

AHV’nin 13. emeklilik girişimi hakkında bilmeniz gereken her şeyi burada bulabilirsiniz:

13’üncü AHV emekli aylığı girişimi aslında ne talep ediyor?
Resmi adıyla “Yaşlılıkta daha iyi bir yaşam için” girişimi, şu anda standart olan on iki AHV aylığına ek olarak en geç 2026 yılından itibaren 13. bir aylığın ödenmesini talep ediyor.

Girişim komitesi ayrıca ek yardımların eskiden olduğu gibi ödenmeye devam etmesini ve azaltılmamasını öngörmektedir. Dolayısıyla “on üçüncüsü” AHV emekli maaşlarında yüzde 8.3’lük bir artış anlamına gelmektedir.

Teklifin kabul edilmesi halinde, bireyler için yıllık AHV tutarı eskiden olduğu gibi 14.700 CHF ile 29.400 CHF arasında değil, artık 15.925 CHF ile 31.850 CHF arasında olacaktır. Evli çiftler için azami ortak AHV aylığı 44.100 CHF’den 47.775 CHF’ye yükseltilecektir.

Federal Sosyal Sigorta Dairesi (FSIO) ilk yıl için 4.1 milyar İsviçre Frangı ek harcama beklemektedir. Federal hükümet bunun yaklaşık 800 milyon Frank’ını ödemek zorunda kalacaktır. Uygulamadan beş yıl sonra FSIO beş milyar franklık ek harcama öngörüyor.

Girişimin destekçileri kimlerdir?
Girişim 28 Mayıs 2021 tarihinde İşçi Sendikaları Federasyonu tarafından sunulmuştur. Girişim komitesinde çeşitli sendikaların başkanları ve üyelerinin yanı sıra SP ve Yeşiller’den politikacılar yer almaktadır.

Girişim komitesinin önde gelen üyeleri arasında İsviçre Sendikalar Federasyonu (SGB) Başkanı ve SP Vaud Eyalet Meclis Üyesi Pierre-Yves Maillard, SP Eş Başkanı Mattea Meyer, Ticino Eyalet Meclis Üyesi ve SP eski Eyalet Meclis Üyesi Marina Carobbio ve İsviçre Öğretmenler Federasyonu Başkanı Dagmar Rösler yer alıyor.

İsviçre’nin önde gelen partilerinden sadece SP ve Yeşiller girişimi desteklediklerini beyan etmişlerdir. Girişim ayrıca İsviçre İşçi Sendikaları Federasyonu ve çalışanların çatı örgütü TravailSuisse tarafından da desteklenmektedir.

Lehte görüş bildirenlerin argümanları nelerdir?
İsviçre anayasası, emekli maaşlarının “alışılmış yaşam standardının sürdürülmesine” izin vermesi gerektiğini öngörmektedir. Lehte görüş bildirenler şu anda durumun böyle olmadığını savunuyor. İsviçre Sendikalar Federasyonu’nun (SGB) hesaplamalarına göre, İsviçre’de tek bir kişinin ortalama yıllık masrafı 2020 yılına kıyasla 3.500 İsviçre Frangı artmış durumda. SGB’ye göre bu, enflasyonun neredeyse tam bir ortalama emekli maaşına denk geldiği anlamına geliyor. 3. sütun katkıları olmadan, bu şu anda 4.100 İsviçre Frangı tutarındadır. Ortalama olarak bunun 1.800 CHF’si AHV’den ve 2.300 CHF’si emeklilik fonundan gelmektedir.

Bir başka argüman da emeklilik fonundan enflasyon tazminatı alınmaması. SGB’ye göre bu durum, emeklilik fonundan alınan ortalama emekli maaşının 2007’de aylık 2.600 CHF’den bugün sadece 2.300 CHF’ye düşmesine de katkıda bulundu.

Girişimciler ayrıca AHV’deki bir artışı sorunsuz bir şekilde finanse etmek için yeterli mali kaynağın mevcut olduğunu savunmaktadır. AHV’nin 2026 yılı için 3.5 milyar İsviçre Frangı fazla vereceği tahmin ediliyor. Lehte görüş bildirenlere göre bu, 4,1 milyar İsviçre Frangı tutarındaki ek maliyeti neredeyse dengeleyecektir. SGB’nin hesaplamalarına göre, 13. AHV emeklilik maaşı, çalışanlar ve katkıda bulunanlar için AHV kesintilerinde yüzde 0,4’lük bir artışla da finanse edilebilir.

Destekçilerine göre 13. AHV emeklilik maaşının bir diğer avantajı da basitliği. Emeklilik fonlarından ve 3. sütundan alınan emekli maaşlarının aksine, tüm para herhangi bir ara adım olmaksızın doğrudan alıcılara gidecektir. Yüksek gelirlilerden düşük gelirlilere doğru sosyal eşitleme, AHV emeklilik maaşının genişletilmesi lehine bir başka argümandır. SGB’ye göre, on AHV alıcısından dokuzu şu anda çalışma hayatları boyunca ödediklerinden daha fazlasını almaktadır.

Federal Konsey ve Parlamento’nun pozisyonları nedir?
Federal Konsey ve Parlamento teklifin reddedilmesini öneriyor. Her ikisi de AHV artışı için mali manevra alanı görmüyor.

Girişime karşı çıkanlar kimler?
SVP, FDP, Merkez Parti, GLP ve EVP ile birlikte tüm muhafazakar partiler girişime karşı oy kullanma kararı aldı. Ayrıca işveren ve ticaret birlikleri ile Economiesuisse de girişime karşı çıkıyor.

Muhaliflerin argümanları nelerdir?
Girişime karşı çıkanların temel argümanı AHV’nin finansmanına ilişkin genel belirsiz durum. Federal Sosyal Sigorta Dairesi’ne (FSIO) göre AHV’nin finansmanı sadece 2030 yılına kadar güvence altında. Halihazırda 2032 yılı için 4.7 milyar CHF’lik bir maliyet fazlası beklenmektedir. Bu nedenle muhalifler, 2031’den itibaren 13. AHV emekliliğinin getireceği beş milyar franklık ek yükün finanse edilemeyeceğini savunuyor.

Muhalifler tarafından öne sürülen bir diğer argüman da girişimin mali açıdan verimsizliğidir. Girişime karşı çıkanlara göre, emeklilerin yüzde 85’i ek gelire bağımlı değil. Muhaliflere göre geri kalan yüzde 15’lik kesim zaten ek yardımlarla yeterince sübvanse ediliyor.

Muhalifler, 13. AHV emeklilik maaşının, eski yüksek gelirlilerin eski düşük gelirlilerden daha fazla yararlanacağı sulama tenekesi prensibine göre anti-sosyal bir para dağıtımı olduğunu savunuyor. Ayrıca, AHV için elde edilmesi gereken ek gelir, daha yüksek KDV’ye ve – SGB tarafından önerildiği gibi – daha yüksek AHV katkı paylarına yol açabilir. Economiesuisse’e göre bu durum özellikle orta sınıflar üzerinde bir yük oluşturacaktır.

Muhalifler tarafından öne sürülen bir diğer temel argüman ise nesiller arası adalettir. Yaşlıların AHV emeklilik maaşlarını ödeyebilmek için gençlerin gelecekte, önceki nesillere kıyasla gelirlerinin önemli bir kısmından feragat etmeleri gerekecektir. Girişime karşı çıkanlara göre, 13. AHV emeklilik maaşı bu etkiyi daha da arttıracaktır.

Bu girişime cevaben Merkez Parti ve GLP, Ulusal Konsey’e, AHV emekli maaşının hesaplanmasına ilişkin formülün değiştirilerek gerçekten daha fazla paraya ihtiyacı olan emeklilerin durumunun iyileştirilmesini amaçlayan bir önerge sundu. İşçi Sendikaları Federasyonu’nun girişiminde olduğu gibi, AHV üzerindeki ek yük yüzde iki ile sınırlandırılacak ve ek yardımlar da etkilenmeyecektir.

Merkez ayrıca evli çiftler için AHV emekli maaşlarının sınırlandırılması konusunda daha acil bir eylem ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Halihazırda evli çiftler en fazla 44.100 CHF ortak AHV emekli maaşı alabilmektedir. Buna karşılık, evli olmayan çiftler iki kez en fazla 29.400 İsviçre Frangı veya 58.800 İsviçre Frangı ortak AHV emekli maaşı almaktadır.

Cihan GÜNEY

Devamını Oku

Epstein Belgeleri: Kimlerin adı ne şekilde geçiyor?

Epstein Belgeleri: Kimlerin adı ne şekilde geçiyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir Amerikan mahkemesi tarafından Çarşamba günü kamuoyu ile paylaşılan 943 sayfalık belge, dört yıldır hayatta olmayan yatırım fonu yöneticisi Jeffrey Epstein’ın çevresindeki kişilerin gerçek isimlerini içeriyor. Ancak buradaki isimlerin sadece küçük bir bölümü yaşı reşit olmayanlara cinsel istismar suçlaması ile karşı karşıya. Davanın hâkimi Loretta A. Preska, halihazırda çok sayıda bilgi bir şekilde dışarıya sızdığı için, ilgili belgelerin açıklanmasına onay verdi. Adı herhangi bir suç ile anılıyor olmasa da bu belgelerde ismi geçen herkesi zor bir dönem bekliyor. Nihayetinde, 2019 yılında tutuklu bulunduğu hücrede intihar ettiği söylenen Epstein ile herhangi bir şekilde ilişkili olmanın itibar zedeleyici sonuçları olabilir. “Epstein Belgeleri” tam olarak ne içeriyor, hangi ünlülerin isimleri bu belgelerde geçiyor ve Ghislaine Maxwell kim?

Söz konusu dokümanlarda neler var?

Belgeler, Jeffrey Epstein’ın eski sevgilisi, Epstein ve çevresindekiler tarafından cinsel istismara uğrayan kızları ve genç kadınları temin etmek iddiası ile 20 yıl hapis cezasına mahkum olan Ghislaine Maxwell’e karşı açılan davanın bir parçası olarak yayınlandı. Çoğu 18 yaşın altında olan kızların ve genç kadınların masöz olarak işe alınma vaadiyle kandırıldığı ve fuhuşa zorlandığı öne sürülüyor.

Belgelerde yer alan bilgiler, tanık ifadelerine, e-posta yazışmalarına ve diğer dokümanlara dayanıyor. Maxwell’in kendi ifadelerinin yanı sıra, Maxwell’a karşı dava açılması için büyük çaba sarfeden Virginia Giuffre ve Giuffre gibi cinsel istismara maruz kaldığını dile getiren Johanna Sjoberg’in ifadeleri de bu belgelerde yer alıyor. Haber ajansı AP’nin aktardığına göre, şu ana dek açıklanan 40 belge dışında, 250 belge daha yakında kamuoyu ile paylaşılacak.

Virginia Giuffre - Fotoğraf: Bebeto Matthews/AP/picture alliance
Virginia Giuffre – Fotoğraf: Bebeto Matthews/AP/picture alliance

Ancak burada çok önemli ve hassas bir nokta var: Bu dava sürecinde isminin zikredilmesi ve adının bu sebepten dosyalara girmesi, o kişinin, Epstein’ın sahip olduğu adada, ya da lüks dairelerde 18 yaşın altında kızlara cinsel istismarda bulunduğu ya da başka bir suç işlediği anlamına gelmiyor.

Epstein belgelerinde kimlerin adı geçiyor?

Bill Clinton, Donald Trump, Prens Andrew, Michael Jackson… Belgelerde adı geçen ünlüler listesi epey kabarık. Bunlardan bazıları John Doe takma adını kullanırken, bazılarının adları birkaç yıl önce basına sızmıştı. Virginia Giuffre tarafından cinsel istismarla suçlanan ve bugüne dek hakkındaki suçlamaları reddeden, İngiltere Kralı Charles’ın küçük kardeşi Prens Andrew, 2022 yılında Giuffre ile mahkeme dışı anlaşma sağlamıştı.

Açıklanan son belgelerde, Johanna Sjoberg de, Prens Andrew ile Epstein’ın New York’taki evinde bir araya geldiğini ve söz konusu hanedan üyesinin Giuffre ve kendi ile fotoğraf çekindiğini, bu esnada da göğsünü avuçladığını öne sürüyor.

Sjoberg’in bir diğer ifadesi ise, 1993-2001 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı olan Bill Clinton ile ilgili. Johanna Sjoberg, ifadesinde Epstein’ın kadınları kastederek, “Clinton genç seviyor” dediğini dile getiriyor. Diğer yandan Clinton, belgelerin hiçbirinde herhangi bir konuda suçlanmıyor.

Henüz 2019 yılında Bill Clinton – Jeffrey Epstein ilişkisi ile ilgili bazı söylentiler kamuoyunu meşgul etmişti. Eski Başkan’ın 2000’li yılların başında birkaç kez Epstein’ın özel uçağı ile, Clinton Vakfı’nın hayır işleri için seyahat ettiği biliniyordu. Clinton’un sözcüsü Angel Urena, 2019’da yaptığı açıklamada, Bill Clinton’un, Epstein’ın işlediği “korkunç suçlara dair hiçbir bilgisinin olmadığını” dile getirmişti. Urena ayrıca, Clinton’un Epstein’ın uçağını kullandığı dönemlerde yanında her zaman, ABD Gizli Servisi tarafından kendine tahsis edilen korumaları ile yolculuk yaptığını ve “on yıldan fazla süredir Epstein ile görüşmediğini” belirtmişti.

Epstein Belgeleri'nde isimleri geçen, eski ABD başkanları Donald Trump ve Bill Clinton - Fotoğraf: Ted Shaffrey/AP/picture alliance
Epstein Belgeleri’nde isimleri geçen, eski ABD başkanları Donald Trump ve Bill Clinton – Fotoğraf: Ted Shaffrey/AP/picture alliance

Eski Başkan Clinton’un yanı sıra, Başkanlık için yeniden aday olan bir diğer Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın da adı belgelerde kısa da olsa geçiyor. Sjoberg ilgili ifadesinde, Epstein’ın uçağının kötü hava koşulları nedeniyle New York’a iniş yapamadığı bir gün, Trump’a ait kumarhanelerin olduğu Atlantic City’ye yöneldiğini dile getiriyor. Trump’a masaj yapıp yapmadığı sorusuna ise Sjoberg, “hayır” yanıtını veriyor. Trump da, Clinton gibi dava belgelerinde herhangi bir suçlamanın muhatabı değil. 

Aynı şey Michael Jackson için de geçerli. 2009 yılında hayatını kaybeden şarkıcının adı bir kez, Sjoberg’in ifadesinde detay olarak geçiyor. Epstein’ın yakınında iken ünlü kişilerle tanışıp tanışmadığı sorulan Sjoberg, “Jeffrey’in Palm Beach’deki evinde Michael Jackson ile karşılaşmıştım” yanıtını veriyor ve ona da masaj yapmadığını ekliyor.

Jeffrey Epstein ve Ghislaine Maxwell davaları

Jeffrey Epstein hakkında, 2019 yılında yaşı reşit olmayan kişileri cinsel istismar etme çemberi kurduğu suçlaması ile dava açılmış, aynı yılın Ağustos ayında, henüz davanın ilk duruşması yapılmadan Epstein tutuklu olduğu hücresinde ölü bulunmuştu. Resmi ölüm sebebinin intihar olduğu açıklanan Epstein, henüz 2005 senesinde Florida’da, 14 yaşındaki bir kızın ailesinin şikayeti ile aynı suçla (yaşı reşit olmayan kişilere cinsel istismar) itham edilmişti. Polisin o dönem yaptığı soruşturma esnasında 50’den fazla kişi aynı mağduriyeti yaşadığını belirtmiş; Epstein Savcılıkla anlaşmaya giderek, günde 12 saat serbest gezme hakkı ile, 13 ay cezaevinde tutuklu kalmıştı.

2019’da ise New York Savcılığı, 2002-2005 seneleri arasında, yüzlerce kız çocuğuna cinsel şiddet uygulamak ve fuhuşa zorlamak suçlaması ile Epstein aleyhine dava açtı.

Bir İngiliz medya patronunun kızı olan ve 1990’lı yıllarda Jeffrey Epstein ile ilişki yaşayan Ghislaine Maxwell, söz konusu davanın 2021’de görülen karar duruşmasında, yaşı reşit olmayanların cinsel istismarı amacıyla insan ticareti suçlaması ile birlikte dört başka iddiadan suçlu bulundu.

20 yıl hapis cezasına çarptırılan ve kararı temyize taşıyan Maxwell’in, Epstein’ın zorla fuhuş çemberi için genç kadınlar ve kızlar bulmanın yanı sıra mağdurlara kendinin de cinsel istismar suçu işlediği öne sürülüyor. Bu suçlama, mağdur olduğunu ifade eden çok sayıda kadın tarafından görülen davalarda dile getirildi.

Devamını Oku